30 Aralık 2009 Çarşamba

Tarık Tufan....Tufan..Tuğyan..




Tarık Tufan bugün 90 lardan günümüze kadar olan dönemin hadiselerinden çok insan hikayelerinin ve bilhassa müslüman camianın altını çizerek bir dönemin okuyuşunu yaptırdı gençliği kendisine dert olan(!)bizlere..Okuyuş diyorum çünkü her şuurlu dinlemenin bir okuma olduğunu düşünenlerdenim.
Popüler kültür eleştirisine çok değinsede Tarık abi, salonun bugüne kadar hınca hınç yalnız onun konferansında dolmasını popüler kültürün" TV :)" faktörüne dayanarak açıklayabiliriz sanırım..Buda işin cilvesi mi derler..yeterki böylesi olsun..
Yaşadığı dönemi ne felsefi ne siyasi yalnızca insani bir dille anlatınca bizden birinin kürsüde oturması ortamı rahatlatmış olucakki sorular bitmek bilmedi.. Sorular iyiydi hoştu ama "benim işim sorularla, cevap düşkünü bi adam değilim" diyen birine soru sorunca neler olur hayal gücünüze bırakıyorum :)
Zihnimizin bir soruyla tuğyana uğrayan yanları bugün sorularına soru katınca' tuğyanın olduğu yerde tufan yakındır' misali parkettiğimiz gemileri arattırdı durdu..
Bazı durumlarda ezber bozsada çok bizden birşeylerden bahis vardı ortada..Hani yarasız dertsiz ve düşünmeyi dert edenlere "buda kafayı bozdu iyice.." diyen bizlerden..
Tarık Tufan yaralara işaret ediyordu sadece, bizden bir yaraya "bu yara kimin" diyordu.. cevabı o verince bir anlamı kalmazdı ki yaranın bizim olduğunu biz bilmedikten sonra..Hani birazda yola çıkın artık diyordu. Yolcu olun ,derdiniz olsun, efkar bassın..
Ama çıkın yola! yolun sonu görünmezse aldırmayın yolda ölseniz ne çıkar yolun sonunda da ölmeyecekmisiniz?..

Modern dünya yolun sonunu ayağımıza getirmeyi vadediyordu ama o daha cazip değilmi Tarık Abi?
Uyuşturucularının etkisi geçtiğinde sonucu alın başınıza çalın..
Evet evet tamda böyle diyordu..
Bize mutluluğun formülünü vermeye gelmemişti belliki ..bu dünyayı kurtarmanında..başarıya giden 1o kuralında (!)
Siz "siz" olun diyordu yalnızca siz olun..


Sahi Biz kimdik?

....Müslümanmı?
.........He şu açık büfeli olanından
..............Ama içki içmeyeninden
...................sitelerin tel örgülerle çevrili evlerinden
........................Cemaatin kolejinde okuyanından
...............................Batı şeria'da bir yetim mi dedin ?
..................................Afrika'da bir aç?
.......................................Fazla kafa karıştırmasan diyorum? dizim başlıyacak...
..................................................
??


NüHa

29 Aralık 2009 Salı

Buhuristan'ım Yenilendi (...)


Buhuristan..

Bugünlerde şehirlerle anılan isimler kulağıma çok hoş gelmeye başladı
Buhari,Taberani... buralarda buhuri olsun istedim..Hani Benim küçük şehrim vs..Esiyor arada :)


Yoğun zamanlarda insanlar hiçbirşeye yetişemeyeceklerini zannetsede en önmeli işler en yoğun zamanlarda oluyor..

Bir işi yapmak için boş vakit aramayı ne kadar beklersem o kadar erteliyor ve nihayetinde işi mutlaka yarım bırakıyorum :)

O yoğun zamanlardan geçtiğim şu günlerde blogla ilgilenmeyi hangi araya sıkıştırdımsa değişikliğe buldum zamanı şükür..

Gönülle birlikte göze de hitabetsin istedim
olmuşmudur? takdir okuyanların..

(biz kaç kişiyiz?? sormuyorum )

:))
Gönlümle..
NüHa
(Buhuri)

24 Aralık 2009 Perşembe

Burası Dünya!



Saçları yolunarak taranan kız çocukları gibi
Canımız acırken gık'ımız çıkmayacak
"İçime dünya kaçtı Anne! "
Bir bardak su iç geçer.. bir bardak daha
sıvazlıyacaklar sırtımızı
Boğulmak üzere sesimiz kesilicek
"Dünya! elma dersem çık armut dersem çıkma.".
Zehri kanımıza karışacak birazdan
unutulacak gözlerimizin kaçmış feri
Kalbimize dolan zehir
pompalanacak damarlarımıza..
Ağlatacaklar sonra anasını kız çocuklarının
Yakacaklar ağaçların elma yapan dallarını
Bu! diyecekler
bu dünya bu da armutların

Besmelesiz ye sol elle tut
Düşünme sus ve unut..
Elleri armut toplayan çocuklar
gençler ve analar..
Uyutacaklar herbirimizi
Sürülere ninni söylecek izmci amcalarımız
Yutturacaklar insalığa
eşekliğin dayanılmaz saadetini

Lütuf bileceğiz
cehaletin karşı konulmaz hafifliğini
..
NüHa

22 Aralık 2009 Salı

KafKa


*Düzyazılarınız insanı duygulandıracak kadar körpe.Olay ve nesnelerin kendilerinden çok,onların sizdeki izlenimlerinin sözünü ediyorsunuz.Bu da lirizmdir.Analayıp kavramak yerine tutup okşuyorsunuz dünyayayı.
....
*Kafadan kaleme giden yol,kafadan dile giden yoldan çok daha uzun ve çetindir,Kimi şeyler yitip gider bu arada.
.....

*Bu şiirleri anlayamıyorum doğrusu.Öylesine gürültülü,öylesine sözcük kalabalığı içeren şeyler ki,insan kendi kendisinden kopup üzerine eğilemiyor bir türlü.Şiirlerdeki sözcükler birer köprü değil,yüksek ve aşılamaz duvarlar oluşturuyor.Biçim sürekli ayağına dolaşıyor insanın,içeriğin yanına bir türlü yaklaşılamıyor.Sözcükler bir yoğunluk kazanıp dil dediğimiz şeye dönüşemiyor asla.Bir yaygara o kadar...
....

*Bu arayış,insanlık dışı bir yola çıkıyor.Bu edebiyat,sınırlara saldırmaktan başka birşey değil

*Sanat sanatçı için bir derttir,yeni bir derde tutulmak için bu dertten kurtarmaya bakar kendini.Sanatçı bir dev değildir,varlığının kafesine kapatılmış az ya da çok renkli bir kuştur sadece..

....

*Genç sanatçıların dili açığa vurduğundan daha çok şeyi kendisine saklıyor..
....

*İnsanların diğer insanların eylemlerini yargılamaları hem gerçek hem boştur,yani önce gerçek sonra boştur...
....
*Görüp yaşadığım kadarıyla,gerek okulda gerek evimizde kendine özgülük yok edilmeye çalışılıyordu..
....
*Yazıya geçen yaşantının yalnızca posasıdır
...
Franz Kafka
Tablo:kandinsky

Gölgeler..


Yalnızlıklar çöküyor üstüme
karanlığın siyahı alabildiğine boğduğu gecelerde
Kalemlerin mürekkebine karışan katran
Silgisi tövbe olan gölgeler çiziyor yüzüme

Yarım şiirler yazıyorum
Açarken kırılmış kalem uçları gibi
Tozlu, tükenmiş,müphem duruyor üstüme
doğduğu gecelerde tamamlamak üzere
şiirler ısmarlıyorum güneşe...

Yakışmıyor bu gölgeler!
yakışmıyor
yüzümüze
..
NüHa

17 Aralık 2009 Perşembe

Yanmadan Sevenlere..Tanımadan Bildim diyenlere..


17 Aralık 1273
Şeb-i Arus


Şeb-i arus deyince anlaşılmıştır Hz.Mevlana'dan bahis açılacağı..
Bugün Hz.Mevlana Celaleddin'in ölüm yıldönümü bu günden itibaren gösteriler törenler düzenlenir yine her yıl olduğu gibi..


Bazı günlerde hatırlanmak ne kadar güzelse böyle günleri özelleştirip kutlamakta o kadar güzel(!) gelmiştir bana..Bu kadar ilgi uyandıran kimselerin "hatırlanmaya değer olduğun sadece bir gündür" der gibi yalnızca bazı ve bazen hatırlanmasını bir türlü sevememişimdir..

Hz.Mevlana dünyaca tanınıyor şüphesiz.. 2007 Mevlana yılı ilan edilmişti unesco tarafından.

Mühim olan tanımaksa diyecek sözüm yok ama mühim olan anlamaksa buna söz yetmez.


Hz.Mevlana'yı "AŞK" romanıyla tanıyanlardan tutunda "Gel ne olursan ol yine gel.." sözünü Hz.Mevlana'ya atfedip, ne zaman Mevlana'dan bahis açılsa diline pelesenk edenlerin, sevgilerinde ve ilgilerinde samimi iseler hiç değilse bu günlerde Mevlana'yı daha çok anlamak için çaba göstermelerini isterim..

İslam'dan Kur'andan ve Peygamber'den uzak bir Mevlana tasavvuru
İnançer üstad'ın dediği gibi bütünden koparılmış parçadır.
Parçayı bütün zannettikçe yanılmaya ve anlamamaya devam edeceğiz..


Mevlana dervişlerden bir derviştir onun anlaşılması davasının anlaşılmasıdır ve dolayısıyla İslam'ın anlaşılmasıdır..Ne hikmetse bütün bunlar bir kenara konup Mevlana'yı Şems-i Tebrizi ile bağdaştırıp hayatını Şems eksenli yaşadığı ve sürekli anlamlı ,etkili sözler söyleyen biri olarak tanıdıktan sonra "Mevlana'yı anlıyoruz Canıııııım gel ne olursan ol gel diyen Mevlana gibi olalım" naralarıyla Mevlana'yı sevdiğimiz ve tanıdığımızla övünmek ne boş çabadır..


Mevlana İslam'a hizmet etmiş dünyadaki birçok alimden dervişten biridir..Onun popüler kültüre alet edilmesi siyasileştirilmesi ve 'sevgi menbaı bir insan işte' cümlelerine indirgenmesine Müminler razı olmamalıdır ve Mevlana'yı doğru anlayıp anlatıcak birilerine ihtiyaç vardır..


Tasavvufa gönül vermiş ve Mevlana'yı anlatabilmek derdinde olan Ömer Tuğrul İnançer gibi üstadların sayılarının artmasını dilerim..


Nasıl ki yüzmeyi kitaplardan öğrenemiyorsak
Aşk'ı da kitaplardan öğrenemeyeceğimiz gibi
"Hamdım,piştim,yandım" diye gönlünü aşkla kavuran Mevlana'yı gönülle anlayabiliriz..


"Aşk davaya benzer cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.. "sözünü bloguma hediye eden Şeyma'ma :) bu günün hatırlatmasını yaptığı ve bu sözlerin dilimden dökülmesine vesile olduğu için teşekkürü bir borç bilirim :) (çok resmi oldu idare et çiçeğim:)

AŞK'ın son demi olan ALLah Aşk'ıyla yanman(mız) duası ile...

Bu dizelerde benim Mevlana'dan seçtiklerim olsun;

Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.

Her gün bir yere konmak ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.

Dün de beraber gitti cancağızım,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım

HZ.Mevlana


NüHa

16 Aralık 2009 Çarşamba

El İntifada Müstemirra...




HAMAS

Ümmetin şanlı evlatları islamın ilk kıblesini korumak ve müstekbirlere karşı kutlu davalarını savunmak için kurdukları direniş örgütünün 22. yılını kutlamakta..

Mücahidlere selamlarımızı ulaştırmak için İngiltereden gelen konvoya
Türkiye'den katılıcak olan yardım konvoyları Taksim'den uğurlanıcak bu akşam Biiznillah..

Orada olamasakta dualarımızı ve selamlarımızı katıyoruz yanlarına
Allah Sabırlarını ve İmanlarını artırsın mücahidlerimizin

Bu kutlu direnişe öncülük eden
Şeyh Ahmet Yasin ve Şehitlerimiz başta olmak üzere
Filistin'li kardeşlerimize
selamlarımızı ve dualarımızı ulaştırsın Rabbim..

El-İntifada!
El-İntifada!

15 Aralık 2009 Salı

Franz Kafka



"Hep anlatılmaz birşeyi anlatmaya,açıklanamaz birşeyi açıklamaya çalışıyorum ben.."

"Herşeye rağmen,ne pahasına olursa olsun yazacağım.Bu benim hayatta kalma savaşımdır.."


Franz Kafka

12 Aralık 2009 Cumartesi

Dengeler Adına...



Yaşasın Konfederasyon
Yaşasın kamçılar ve köleler
çünkü siyahları sevsem de
LINCOLN'in bir yalancı olduğunu biliyorum
dengeler adına vuruldu kim vurulduysa
çiftçiler, Marlyn Monreo, Bağdat
dengeler adına bırakıldım kendimle başbaşa
burada, şehremini'de
ve bir hallaç pamuğuna dönüşmüş olarak
kimim ben nereden gelip nereye gidiyorum
bunun ne önemi var
Mossad besliyor kafka'yı
ZEN'i Amerika finanse ediyor
çünkü hepimizi uyuşturup
ortadoğu'yu ateşe vermek istiyorlar
ikilem,
üçlem ve dörtlemler
alternatif çöplüğüne döndü
üçüncü dünyanın beyinleri

"Hiç Akletmez misiniz?"

"Hayır etmeyiz..."

felsefenin soysuz çarkına teslim ederiz ayetleri
öyle büyüttük öyle büyüttük ki felsefeyi eylemide aldı içine
ve ateşler içinde,Bağdat'ın orta yerinde çırılçıplak kaldık
işte dengeler adına silahsız
dengeler adına şahsiyetsiz miskin, geveze, entellektüel

dengeler adına vurmadı bizi kim vuramadıysa

dengeler adına şair yaptılar bizi

...

HAKAN ALBAYRAK
Bugünlerde biraz okumaya ve üzerine düşünmeye ihtiyacımız var Hakan Albayrak'ı..
Benim için aktif iyinin rolmodelidir ve pasif iyiliklere kurşun sıkan adamdır..
Ütopyalar görmeyen Allah'ın izniyle gerçekleşebilecek olanların hayalini kuran bu adamı Can Kulağını hatta Yürek kulağını açarak dinlemek gerek..

"..Olabilenlerden olmak" duasıyla..
NüHa

11 Aralık 2009 Cuma

Bizi 'de' Uyarmışlardı !


1. Gök, yarılıp-parçalandığı,
2.Ve 'kendi yaratılışına uygun' Rabbine boyun eğdiği zaman;
3. Yer, düzlendiği,
4.İçinde olanları dışa atıp boşaldığı,
5.Ve 'kendi yaratılışına uygun Rabbine boyun eğdiği zaman.
6.Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksızın Rabbine doğru bir çaba harcayıp durmaktasın; sonunda O'na varacaksın..(84/inşikak)
(Sadekallahülazim)
Filmin içersindeki çarpıklıkları eleştirmek yersiz olur,
bunun teyakkuzunda olucaktır her mü'min..Bir Amerikalı'dan daha fazlasını beklemiyorduk
ama..
Bu ve bunun gibi onlarca ayeti hatrımıza tekrar getiriyorsa benim için film amacına ulaşmıştır..
Eline sağlık Roland Emmerich..
NüHa

8 Aralık 2009 Salı

Çığlıklarınıza Kattığınız Çocuklara..



"Vahşet" demişti Ahmet Altan bugün ki yazısında
başka türlü bir ifade düşündüm, başka türlü bir tanım ...

Ancak "vahşet" sözcüğüyle karşılık bulurdu bu yaşatılanlar, ancak insanlıktan çıkmayla eş değer bir kelime karşılık bulurdu 'insanlığı masanın üzerine bırakıp çekip gitmek istediğimiz' bu tabloda..


Dün, insanca yaşaması gerekirken birilerinin "vahşice" emellerinin kuklası olmuş çocuklar tarafından, molotofla saldırılıp yakılan Serap'ın vefat haberi içimizi yaktı..

Tıpkı Ceylan gibi Serap'ın ölümüde yürek yakan sorular sordurdu..
Biz bu toprakların evladıyken üstüne birde kardeşken
Aramızdaki uçurumlar neden?
....
Serap'ın hesabını kimden soracağız öldüren çocuklardanmı? ne çare..
Onlar gibi yüzlerce çocuğu yola dökecek olanlar rahat koltuklarında, 17 santim küçülen hücrelerinde kendi gayri insani çıkarlarının peşindeyken ne boş çaba ..

....

Bu hangi davayı savunmaktır(!)Hangi hakkı aramaktır..
Hangi akl-ı selim Kürt hakkının çocukları öldürerek savunulmasını istiyor?
Görmeyecekmiyiz ..
bu iğrenç oyunlara daha ne kadar alet edip alet olacağız..
...
Nifak! tohumlarının yeşermesini izleyenler
ektiğiniz kan tohumlarıyla boğulacaksınız
.....

Bekleyedurun;
Allah'ın vaadi yakındır hepimize!


NüHa

7 Aralık 2009 Pazartesi

Gece Ve Müzik


Ne zaman otursam gecenin başına
Ne zaman müziğin;
yazamıyorum sözünü etmek istemediğim şeyleri
birbirinden ışığını saklayan uzak yıldızlar gibi
çekiliyor herşey kendi karanlığına
parmak uçlarımda yıldız tozlarıyla kapıyorum gözlerimi
Ey ruhumun en büyük şartı olan tedirginlik!

Şimdi saat on iki
Şimdi gece ve müzik
..............
anayurdum gece, kalbimi yazdım mürekkebinle
.........

odam yasak kitaplar
suç ortağı şiirler
sevdiğim bir kaç poster
odam bir karaduygu fotoğrafı
o çember zaman içinde
yoktu ki varolmanın başka yolları
yastığımın altında
tutukluk yapmaz silahım
uykumu bekleyen kelimeler

.........

bak duyuyor musun
Deep Purple, Led Zeppelin
Emerson, Lake and Palmer
plak zarflarında yitirdiğimiz ritüel
bugün birinci viteste yaşıyormuş gibi
bir duyguya kapılıyor musun
ara sırada olsa buluştuğun birileri var mı
gecenin, müziğin, şiirin toprak hattında
kapamadan gittiğin arka kapı
bak açık duruyor hala
uğrar mısın bir gün unuttuğun ceketini almaya

.........

Hırsızlığın ürpertili monologu:
Kendime hayatımı anlatıyorum
Daha o zamanlar biliyordum
Yapmaya çalıştığım her şeyin
Kendime hayatımı anlatmak olduğunu

.....

Şimdi radyoyu açsam
Biliyorum dünyanın bütün radyolarındasınız
Gençliğini kirletilmiş takvimlerde yaşayanlar!
...

Murathan Mungan
Şimdi gece ve şimdi karanlık
Bütün radyolarda gençliği takvimlerde yaşayanlar..
Duymak istediğim sesi beklerken uğruyorum (Murat)han'a..
Not:Şiirin sevdiğim bölümlerinden alıntılardır..

4 Aralık 2009 Cuma

Aç Karnına "Neşeli hayat" (!)

İsmine aldanıp gülmekten karnımıza ağrılar giriceğini filan umarak gitmiş olmalıyız ki.. Filmden çıktığımızda biz niye gülmedik ? diye sorgular durumdaydık..
...
Yılmaz Erdoğan..
"Neşeli hayat"
....
Bu ismin altını doldurucağını umarak gittim..
Yılmaz abi oynadığı rolün hakkını söke söke almış yine karakterden.
Filmi anlatmak gibi bir lüzumsuzluk yapmayacağım tabiki,
ama şu başlığa koyduğum ironik cümle çok esaslı duruyor filmde.. (hemde film uğruna aç kalmaya göze alan biz de :) )
....
Çok varoş film izlemeyi sevmeyenler gitmesin, içi acıyan ruhu daralan kuzenim gibi.. :)
Hüzünlü tebessümlere gebe bir film işte...
Vizontele gibi iddialı değil ,
ama onun kadar yalın bir Yılmaz Erdoğan filmi..
Ben sevdim..
sevmediğim bölümlerde"Yılmaz'ın iyi yanlarını almalıyız" dedim :)
Ennihayetinde film Bkm izleyicilerine hiçte yabancı gelmeyecektir...
Son olarak;
İnsanın kafası rahat olmasın be Yılmaz abi
-"Öylemiiiiii" :)
(bundan mütevellit en sevdiğim yılmaz erdoğan repliğidir :) )

Saygıyla;
NüHa

1 Aralık 2009 Salı

İsmi Güzeldir Amma..


Güzelşehir'e de selam verdik bu bayram..




Yunanlıların deyimiyle "Kallipoli(güzelşehir)" Osmanlı dedelerimizin verdiği isimle Gelibolu'ya da yolumuz düştü bayramda..

Ufacık bir sahil kasabası.. hani kartpostallardan fırlamış gibi duruyor karşımızda..


Bir kale, üzerinde sallanan Türk bayrağı
sahilde küçük balıkçı tekneleri..
En işlek caddesinden dahi 3 arabanın 1 dakika arayla geçtiği..
çarşı ismini verdikleri yerin iki caddeden oluştuğu
ufacık tefecik ama tarihiyle birçok şehri alt edecek bir kasaba..

Böyle bakınca ne kadar hoş diyorum anneme karşıdan karşıya geçerken; bu kadar dikkatsiz geçtiğim bir cadde hiç olmamıştı..Arabalar nerde.. :)

Görüntüyü bozansa yatların o heybetli
"benburadayımlı" tavırlarının yanında içkili lokantalar, restaurantlar..

Cami mi? yok değil,
ama yok gibi görünüyor..
Göğe uzanan minareler yok

camiler kıyıda köşede..
cemaati sormaya lüzum mu var? cami sayısı yeterli..

Can sıkıyor tabii..
Babam yine siyasetle bağdaştırıyor bunu siyasilere laf söylüyor,belki haklı ama..
"Bir toplum kendini düzeltmedikçe,Allah o toplumu düzeltecek değildir" ayeti yeterince açık değilmi..


Kim istiyorki düzelmeyi burada ..kaç kişi arzuluyor bunu,
kaç kişinin yosun kokulu camilerin çoğalması için mücadelede verdiklerini soruyorum..İçim soğuyor..


Hidayet diliyorum yurdumun "cehaleti parayla satın alan insanlarına"
...
Hidayet dileyecek insanları görüyorum Gelibolu'da..

Kimlikleri mühim değil
biri dayımın oğlu, biri teyzemin..
ne farkeder
birçoğu aynı model
...

Ben yinede tavsiye ederim;

Yosun kokulu camilerde secde etmeyi..
"Ey rüzgar ne yandan esersen es! her yan bizimdir diyebilmeyi"

Gönlümle..

NüHa