28 Aralık 2010 Salı

I Found A Reason..*



V For Vandetta'i tavsiyelere kulak verip bi türlü izlememiştim..itiraf etmek gerekirse yazık etmişim..
Ben uzun zamandır film izlerken yanıma kağıt kalem almamıştım..

V'deki özgürlük çarpıntısı(rasim ozan kütahyalıya sevgiler..yeni eşi hayırlı olsun(: )
vurucuydu..Batı'nın korku imparatorluğunu yerle bir etmiş..

Filmde V'nin ağzından dökülen anlam dolu repliklerin dilinize ve aklınıza takılmaması mümkün değil;

"Siyasiler gerçeği örtmek,sanatçılar gerçeği ortaya çıkarmak için yalan söyler"

"Dans Etmeden Yapılan Devrim, Devrim yapmaya değer değildir"


"Fikirlere kurşun işlemez"
"Bu ülkenin binaya değil umuda ihtiyacı var"

....."V"
NüHa

*V'nin ilk defa dans etmek istediği şarkı..
Cat Power tarafından yeniden yorumlanan velvet underground parçası.

26 Aralık 2010 Pazar

Doğ Ey Güneş...!

"Her Eylem Yeniden diriltir beni..
Nehirler düşlerim göl kenarında.." *

Mavi Marmara gemilerden bir gemi gibi değildi elbet
Efendimiz'in Uhud'a baktığı gibi baktık ona bugün
"O bizi sever bizde onu severiz" dedik şehitlerimizin şahidine..

Selam olsun ümmetin vicdanını harekete geçiren yiğitlere
Selam olsun Furkan'a Selam olsun Cevdet Abi'ye..

NüHa

*Mehmet Akif İnan

23 Aralık 2010 Perşembe

Uygunsuzum..


"Ben bir muhacir kızıyım, ah bahtım..Pılı pırtıyı en iyi ben toplarım. Hiç bir şey olmamış gibi güleç durmalı yüzüm. Rengim kimseye uymuyor ve çoğu kez hercai bilirler bu yüzden beni, biliyorum. Uygunsuzum. Halbuki ev taşınırken hep en sona kalan ve çoğu kez de perdeleri sökülmüş bir pencerinin içinde unutulan küpe çiçeği kadar yalnız ve vazgeçilmeye hazırım...Ya da yüzündeki çizgiler, bir nineninkinden daha kahırlı tahta yolculuk bavulları..Veya derhal sarılacak göçünü arayan deste deste urganlar..Kardeşim kadar benzerler bana..Bavullar ve urganlar..Kolları hep sıvanmış ve çok gayretli bir çalışkanlık gibiyim.. Gür bir nara yetişsin şimdi beni örtemeye...Üzüldüğümü kimse fark etmesin, ne arkadaşlarım, ne ziyaretçiler, ne hemşireler..Bir nara..Yetişsin. Hatta biliçsizce. Hiç fark etmez. "

Sibel Eraslan
(balık ve tango)


Bende bir muhacir kızıyım..göçmenlikten kalan bir yurtsuzluktur asılı üzerime..
hep uzaktayım hep uzaktalar..

Eraslan'ın hikayeleri,muhacirlik ve hicret kokusuna bulanmış gibi..Biliyorum Sibel abla sıkı bir muhacir.. Hacer gibi hicret kokuyor sözleri...muhaciriz işte besbelli,ellerimizden belli kalemimizin kırıklığından, eteğimizin yıpranmışlığından..

Öyle uzak oluyorum okudukça öyle vatansız..

Biraz Yasemin Levy dinliyorum biraz Safet İsoviç
Biraz Bosna'dayım biraz Arnavutluk'ta biraz Mekke'deyim biraz Medine'de

ama göçmenliğin kaderindendir"yitirdiğimiz şehirler ve aşklardan her söz açıldığında hiç kaybetmemiş gibi davranmayı öğütler bize" *...

NüHa


*Balık ve Tango'dan

19 Aralık 2010 Pazar

:D


Gece gece bloguma ve Nisam'ın namı diğer Yeritimlikaranfil'in bloguna

" http://yeritimlikaranfil.blogspot.com/ "

göz atıp çıkmaktı niyetim.
Asayiş berkemal deyip ekranın sağ üstüne tıklamaya saniye kala
"Büş'ler sokağı" başlığı altında bu iki deliliği görünce gülmeye tutuldum
(((((((:

Dostumla en son kavuşma mitingi düzenlemiş zafer işaretleriylen flaşlara poz veriyorduk.. :D
Şu mavili olan "ray-ban" marka gözlükleri ilen aşırı cool çıkan benim..
Nisam da şu kameralara alışık olmadığından yanakları al al olmuş köylü kızımsı olan..

Bunu çerçevelettirip bloguna astığın için sana minnettarım Kuzum :D
aynından bir tanede ben istiyorum..


Neyse pek sevgili olan blog gecenin bir vakti aşırı sırıtmış bir selam veriyorum sana (:

Ve Nisam;
Şüphesiz Zafer İnananlarındır
(:

14 Aralık 2010 Salı

Ber'taraf!

Üzgünüm sevgili blog üzgünüm çok...
Yo yo hala üniversitede "selamun aleykum" demekten çekinmeyen gençler var
başka birşeye üzgünüm...

Yarından itibaren gazete Taraf ücretli olacakmış internetten... :(

Bu yapılır mı şimdi bize
sende mi brütüs...

11 Aralık 2010 Cumartesi

Üç Nokta'(IS)sız


yağmurun arabadan bir toplum yarattığı caddede
şemsiyenin sapına başını yaslamaktır

yalnızlık
NüHa

6 Aralık 2010 Pazartesi

MiM bir ki..




"Garip" kelimesiyle tanışalı hayli oluyor.. İan Dallas'ın İsmet Özel çevirisiyle yıllar önce elime geçen "Gariplerin Kitabı" adlı eserinin en arka sayfasındaki Hadis-i Şerif* 'gariplik' üzerine düşünmeye doğru giden uzun bir yol açmıştı..
Gariplik ne idi..gariplik ne zaman ve nerede garip olmayı gerektiriyordu?
Zihnimde denge noktalarını epeyce zorlayan bir metafora yakalanmıştım; hala da kurtulduğumu söyleyemiyorum...

:) Nisa'm MiM'lemiş bu konuda beni "anlat" garipliklerini demiş..Zor değil aslında, birçırpıda çok büyük bir gariplik iddiasında bulunabilirim..Çünkü "müslümanım" gibi bir iddianın arkasında durmaya çalışan herkes "Çok" Gariptir..Öyle Az Buz değil..
Neyse buraya kadar ki kısım bir mim için yeterince garip oldu,deyip biraz istenilen özel garipliklerden bahsedeyim**.. (:

OoOoO..
En bilindik garipliğim.Beni şok edebilecek canımı yakabilecek olaylar karşısında olağanüstü sakinliğimdir .Bunun beni güçlü kıldığına ve sabrımı artırdığına inanıyorum galiba..
Mesela;Küçüktüm, henüz ilkokul yaşlarımda..annem ve halamlarla bir cadde de yürürken ayağım takılıp düşmüştüm,düştüğüm yerde daha önce bir cam şişe kırılmış..tam avucumun içine kocaman bir cam parçası girmişti.. ben tabiki ağlamadım...:) Annem telaşla elimdeki parçayı çıkarmaya uğraşırken yine sakindim.. :) Elime bir mendil kapadılar yarık derindi, belkide içinin daha ciddi temizlenmesi gerekiyordu ama o halde bir damla gözyaşı dahi akıtmayarak müthiş güçlü bir çocuk olduğumu ispatlamıştım :))..bugün hala avucumun içinde o iz vardır.Her baktığımda o günki çocuk sabrıma hayret ederim.. :))


OoOoO...
Metroda hep en son vagona binmeyi isterim ve hiç oturmak istemem. Çok saçma gibi gözüküyor ama öyle.. ömrüm metroda geçtiği halde oturduğum zamanların sayısı bir elin parmağını geçmez..

OoOoO...
Dışarı çıktığımda insanları çok gözlemlerim ve onlara dair hikayeler üretirim..Mesela ;giyim tarzından ve yüz ifadesinden bir insanın karakterini ve yaşamını hayal ederim.. siyah eteğinin üstüne pembe uzun hırka giymiş ve küçük çanta takmış bir kızın ailesi tarafından sevildiğini ve hanımhanımcık bir kızcağız olduğunu şu an da muhtemelen teyzesine veya en yakın arkadışına gidiyor olduğunu düşünmek gibi :)))

OoOoO...
Hayatın merkezinde olmak gibi bir kaygım yada takıntım vardır.Mesela Türkiye'de yaşıyorsam bu İstanbul olmalı,İstanbul da yetmez merkezi yerlere uzak olmamalı.Fatih'e gitmek istediğim zaman kalkıp gidebilmeliyim yada eminönüne..Hayat nerede akıyorsa orada ya olmalıyım ya da oraya yakın..Herhalde Efendimiz (s.a.v) yaşasaydı bugün Arabistan'a çoktan göç etmiştim..

OoOoO..
Değişik kelimeler ve kavramlara hayranlık duyarım.Anlamlarını araştırmak beni tuhaf bir biçimde mutlu eder.
Ortaokulda yeni öğrendiğim "kısasa kısas" kavramını sürekli kullanırdım :D Tahtaya sırf bu kelimeyi öğrendiğim için kalkıp konuyu anlatmış ve içinde kısasa kısas olan bir cümle kurmuştum.


OoOoOo...
Birşeyden vazgeçmem gerekiyorsa ve buna inanmışsam gözüm karadır geçerim..Bir gecede tabir-i caizse fanatiği olduğum takımı bırakıp birdaha hiç ilgilenmemek gibi..

OoOoO...
Kendi kendimi motive edebilmeyi iyi beceririm..belkide bu kendi kendini kandırmaktır.
Yoksa hiç sevmediğim bir bölümü bu zamana kadar nasıl okuduğumu başka türlü açıklayamam..

OoOoO...
Ortam dağınıksa kimse bana ders çalıştıramaz :) Düzensizlik kendimi çok kötü hissettirir ve dikkatimi dağıtır.

OoOoO..Not defterleri ve ajandalarla başım beladadır :) Not tumayı çok severim ama her notu her deftere tutmam..Kategorize ettiğimden hepsine alınacak notlar ayrıdır..Her duyduğum ilgimi cezbeden şeyleri yazmak için bir not defterim vardır..Genelde ortalık yerde durur, içini karıştırsa kimse bişey anlamaz çünkü; birbirinden çok alakasız şeyler vardır.. Mesela Çeçen bir şehidin adının hemen altında yeni duyduğum bir müzik ismi gibi..Diğerleri ise daha özeldir.Seminerlere bile gittiğim isme göre not defteri alırım :S

OoOoO...Yalnız kahveyi değil kahveyi seveni de severim :)) o derece...

OoOoO..
Yemek..annem bu konuda iyi bir eğitmendir bu yüzden yemek seçmeyiz ama yağlı ve çok baharatlı olanlarını yiyemem içim almaz.Eğer bir yemekte hafif bir koku duydumsa bitmişimdir.. aç kalırım :(

OoOoO...
İnsan ilişkilerimi yazmaya lüzum bile yok.. ufacık bir tecrübeme dayanarak şunu öğrendim ki "İnsanlar gariptir" Benim sadece kendi içinde değişebilen kriterlerim vardır.Bunlara kendim sadık kaldığım ölçüde karşı taraftanda beklerim eğer bulamazsam mesafeyi ayarlamaya çalışırım..Samimiyet,güven,denge...

OoOoO..Hiç tamamlanmıyacağıma olan inancım tamdır.Bugün yarım olduğunu hissettiğim herşey yarın tamamlansa bile yarımlığım artacaktır.."Ölünce kurtulacağım" sözünden daha çok ölünce tamamlanacağım diyorum..

....NüHa

*“İslam, şüphesiz garip olarak başladı ve günün birinde garip hale dönecektir. Ne mutlu o garip mü'minlere!”

**bahs:kazmak,eşelemek,toprak manasında imiş..

Benim izleyicilerim yok bu yüzden kimseyi mimleyemiyorum ..
ama isteyen mimi yazıp altınada nüha mimledi diyebilir :)

1 Aralık 2010 Çarşamba

Bir Yoktuk... Artık Varolduk.. (:



Çok imkansız bir yokuşta mümkün kılmak ve bir düzlüğe erdirmek ne güzeldi kardeşliği..
Biz istedik O(c.c.) inşa etti..
Biliyormusun dostum; şimdi rahmet nazarıyla bakıyordur bize Rahman..
Çünkü bizi bir arada tutan ne şiirlerdir ne şarkılar ve nede hayran olduğumuz kitaplar
yalnızca ona olan rağbetimizdendir içtenlikle 'isimlerimizi' anışlarımız..


Bir çayın tatlılığı değilmiş içindeki yaprağı ben bunu en çok o çayı yudumlarken duyduğum sükunette anladım..Belkide o yola çıkarken içimde biriktirdiğim heyecan ve gözlerine bakarak dilediğim sabrı tatmasam..kardeşliğin birazda bu olduğunu asla bilemeyecektim..


Herşey el'an olmakta,kalbimiz ölüp ölüp dirilirken,fikrimiz bir körelip bir bilenmekte..Sonbaharda bitti, önümüz kış.. pazara kar yağacak diyorlar belki o güne kadar eldiven resmi çizeceğiz harflerimizle,birde kışın hayalini kurup üşüyeceğiz..Bilirsin bizdeki geç kalmışlık hissini, bu telaş ondandır miras gibi kaldı üzerimize... Tekrar tekrar buluşmak için sözleşeceğiz,demlemek için çayı haber bekleyeceğiz...yine koştururcasına konuşup sonra sözümüzü kesmemek için sımsıkı tutacağız elimizdeki kırıntıları :))(..)

Ve yıllar sonra benim kardeşlik neye benzer sorusuna verecek cevabım hala olacak.. Geldiğim uzun yolu ,o güzel sabahı, çayını, kahveni önce çocuklarıma ve sonra torunlarıma anlatırken bir kez daha tatmış olacağım...Ve tabiki elimde bir poşet terlik ve Murat Menteş'le döndüğümü söylerken yine mahcubiyetle güleceğim :))..


..Bilyormusun Felsefecilerden bazıları sayıların ilkinin "üç" olduğunu iddia etmiş Nisa'm.

Sencede tüm bunlar tesadüf olamazdı değilmi...


NüHa
masalın sonunu yazan yine O' olacaktır dedi..