8 Haziran 2012 Cuma

Hira... Tutunamayanlar..Yorgunluk..





Yoğun bir haftanın sıcak ve yorgun cuma akşamından sevgilerle...


Bu aralar Turgut Uyar'ın "Çok Üşümek"ini "Çok Yorulmak"a mı? uyarlasam diyorum :)

"Çok yorulduk hep yorulduk yorulmaktı bütün yaşadığımız
Yoruldu ellerimiz aşkımız sonsuz uzun sakallarımız"

Böylesi içime sinmesede benden haber vermiş olur hiç değilse.
Bloga yazamamak, yazmaktan daha zahmetli ve stresli bir şey.
Tıpkı başlanıp da bitirilememiş kitapların, hiç başlanmamış kitaplardan daha korkutucu olması gibi..


Konu şu ki;
Geçen akşam Kafa Dengi'nde Oğuz Atay'ın "Tutunamayanlar" romanı üzerinden "gerçek tutunamayanlar" konuşuldu.. birçok isim verildi izleyenler tarafından, herkes kendince bir tutunamayan tanıyordu elbet.. ancak Selahattin Yusuf birçoğunu onaylamadı.Onun tutunamayanlar'a dair yaptığı tanımlama şuydu; "Bir kader olarak yoksul ve yalnız olanlar değil bilakis kendi kader okuyuşunu yoksulluğa ve yalnızlığa  çevirenler...bile isteye bunu seçenler.. Cihangir de bir apartman dairesinin en üst katında tek başınalığı seçmiş olanlar..Aşiyanda yalnız yürüyenler.." tam olarak cümle bu olmasada bu kabilden bir cümleyle izah etti.
Bunun üzerinden düşündüğümüzde Müslümanların cemaat anlayışına ters bir o kadarda yakın bir tutunamamak gibiydi bu..Tek başına kalmak ve inziva hali hiç kınanmamıştı bugüne dek.
Bu konuyu müslümanlara uyarlamak gibi bir derdim yok ancak müslüman oluşumun bir gereği olarak ayağımın sağlam bastığı yerden okumalıyım olayları.

Bu tutunanamak da birşeylere başkaldırıydı elbet bir derdin varoluşunun deliliydi.Umursanmamaktan öte bir yerde dibine kadar umursanacak birşeylerin oluşuydu.

Zihnime onlarca isim birden düştü program boyunca
Ali Şeriati ilk aklıma gelenlerden oldu..O da gerçek bir tutunamayandı orası kesin
daha gerilere gidince zihnim yine Hira'ya ve peygambeliğin ilk günlerine gitti.

Bu eksiklik insanı merak deryasına salıyor sanki
Halâ Hira üzerine birşeyler yazılmadı ve okumadık.
Oysa ilk ışık oradan yükseldi.
 biz tutunmayı öğrendik.

NüHa



"Bir kalır uzun duvarlar ve onların dipleri
Bir kalır yılgın adamların hep ‘Evet’ dedikleri"(turgut Uyar)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sözün Gücüne inanmayan neden kelime-i şehadet getirir ki?..