25 Ekim 2009 Pazar

Bir Rüyadır ENDÜLÜS

*


"Endülüs Öyle bir Rüyadır ki Biz Bu Rüyayı Görmek İçin Bin Hakikati Veririz" **





Portakal yerken aklınıza ahlar vahlar çektiren bir tarihin geldiği oldumu hiç..


Veya bir ekmeğin arasına iki zeytin sıkıştırırken..




Benimde olmuyordu daha ENDÜLÜS'Ü tanımazken..


Omuzlarımızda 800 yıllık bir medeniyetin mirasının yükünü hissetmiyorsak,tarihlerin şahit olduğu yiğitlere biz kendimizi şahit tutamıyorsak ve hala Avrupanın tek sahibi olarak batılıları görüyorsak.. omuzlarımızın böyle düşük olmasının sebebini uzaklarda aramaya lüzum yok..

Afrika Fatihi Ukbe Bin Nafi;
Afrikayı fethettiğinde önüne çıkan okyanusa bakıp şöyle diyecektir :

"Ya Rabb önüme şu uçsuz bucaksız derya çıkmasaydı adını daha ötelere taşırdım"
Ukbe'nin kabul olan duasıdır Endülüs..
Çünkü Rabb iki yiğit kardeşinin eliyle deryaları aşıp bugün hayalini bile kuramadığımız avrupanın ortasına taşıyacaktır İslam ordularını..


Biri savaş esirin oğlu olan Musa Bin Nusayr diğeri onun azadlısı Tarık Bin Ziyad
Sizede garip gelmedimi bu iki isim ?
Avrupada katı bir kast sistemi varken kölelerin hiçbir hakkı dahi söz konusu değilken Allah fethi işte bu azadlı iki esirle gerçekleştirmişti.



Böyle bir medeniyetti bizimkisi esirlerden dahi fatihler çıkaran çünkü insan olmak ve islam olmak geçerliydi bizde bir zamanlar..
Ve bu komutanlar fethi gerçekleştirdikten sonra Şam’a halifenin yanına döneceklerdi.
Çünkü; kaygıları işgal etmek,toprak çoğaltmak saltanat kurmak değil FETİH yapmak, İslam ile İnsan arasındaki engelleri kaldırmak idi..

Hicri 91 Miladi 711 Endülüs Fethediliyor

Sebte,Kurtuba,vadi lekke,tuleytula..

Kimse zorlanmıyor İslam'a, kimsenin elinden alınmıyor evi barkı,kimsenin ırzına geçilmiyor,aşağılama yok..kınama yok..
Cami yaptırmak için pazarlığa girişiliyor kimi zaman gayri müslim biriyle ve her iki tarafında razı olduğu şekilde bitiyor pazarlık..Ve onlar yani Hristiyanlar tıpkı bu adalete şahit olanlar gibi "Vallahi yerler ve gökler bu adalet sayesinde ayakta duruyor" diyorlar..

Tam 800 yıl Avrupa'ya medeniyet taşıyoruz..

Bugün dünyada ilk üniversite kabul edilen Oxford 1215 yılında kuruluyor
Endülüs'e açılan üniversitenin tarihi..750 :) gülümsetiyor değilmi..

Yalnızca Kurtuba'da 28 üniversite açtırıyor Ömer İbn-i Abdülaziz..

Başkent Kurtuba'ya dünyanın incisi gözüyle bakılıyor
Dünya diplomasisinin merkezi oluyor..

~~ Portakal demiştik..Evet botanikte ilk defa aşılamayla yeni meyve üretiliyor..Portakal,greyfurd,limon yalnızca birkaçı..

~~ Avrupa zeytinle tanışıyor çünkü imalatı endülüs yapıyor..
~~ Ziraat tarihini ilk endülüslü bir bilgin yazıyor
~~Yine botanik ansiklopedisini Endülüslü bir alim olan İbnül Baytaryazıyor
~~Türkçe'nin en çaplı 3 eserini yazan yine bir Endülüslü
~~Ziryab..Endülüslü bir müzik dahisi 1o bin eseri beste ve güftesiyle icra ediyor ve ud'a 4. teli ekliyor..
Kurtubiler,ibni rüşdler,ibni cebirler.. Endülüs'ün bağrından çıkan daha nice alimler.


Bu yapılanların ise yalnızca Endülüs Devletinin son zamanlarında olması daha şaşırtıcı
ya öncesi diye soruyor insan..
Sonu buysa başı nedir diyor..

Batılı düşünürlerin bugün ortak kanısı "Endülüs olamasaydı batı rönesansı gerçekleştiremezdi"..


Nietzsche diyecektirki: "Hristiyanlığın en büyük cinayeti Endülüs'e son vermesidir"

Tam 800 yıl ayakta kalan bir medeniyetin dağılması yine çapsız,liyakatsız yöneticiler ve kardeş kavgalarının nihai sonucu oluyor..
Arap müslümanlar Afrikalı müslümanları katlediyor fitnetül kübra dedikleri büyük fitne boy gösteriyor..
Sebebimi?
hiç yabancı gelmeyecek size
mezheblerinin ihtilafları ve kendi mezhepli olmak yerine mezhepçi oluşları..

Ve düşman boşluktan yararlanarak endülüs’ün şehirlerini bir bir düşürüyor
Ve Endülüs'ün ikinci başkenti Tuleytula düşüyor



Yalnız tuletulayla birlikte 4 bin cami 600 hamam düşüyor..
ve ardından diğer şehirleri bir bir gidiyor..


Avrupalılar bugün Endülüs'ün izini kazımakla bitiremiyor
Bir zamanlar 32 bin kişiyle namaz kılınan camilerimizde bugün bir rekat namaz kılmanız dahi zor..



Endülüs'ü dinlerken gözlerimiz dolu dolu dinlemiştik..
Ümmetin hayal kurmayı bile unutan gençlerine belkide Endülüs şöyle diyordu: "Başkalarının hayallerinin tükendiği yerde bizim hakikatimiz başlar"...

Hayallerinizi ve umutlarınızı diri tutun diyordu
Tarık bin Ziyad Endülüs'ü fethetmeden Fatih Sultan İstanbul'u almadan hayallerini kurmuşlardı..Bizim hayallerimize ne oldu da bugün yarının hayalini bile kuramaz olduk..

Ve ben kendimle birlikte herkese soruyorum müslümanım deyip özgürlüğe teslim olanların sesinin böyle kısık çıkmasının sebebini..en çok onlar karşısında azametli olmamız gerekirken omurgalarımızın böylesine eğikliğini..

Bugün iki adım ötemizdeki yüreğin fethine dahi elimiz yetmezken insanlık adına İslam adına cilt cilt eserler şöyle dursun hanlar hamamlar şöyle dursun bir çöpü dahi yerinden oynatmak zor geliyorken.. bizde olmayıp da onlarda olan ne idi ki kilometrelerce uzaklara gözlerini dikmişler ve Ya Rabbi senin adını oraya taşımak istiyoruz diye dualarını davaları edinmişlerdi ?

Bize ne oldu da?..




NüHa
* El Hamra Sarayı
**M.İslamoğlu

2 yorum:

  1. Bir rüyadır Endülüs...

    Çok ilginç ve etkileyicydi büşram..

    Açıkçası ilk kez duydum bunları.

    Müslümanları endülüs rüyası için yola çıkartan düzgün ve samimim ümmet anlayışları,

    Müslümanları endülüsten eden?
    Tanıdık ayrılıklar senin de dediğin gibi..

    Aslında çzöüm belli..
    Kafasını cemaatte sağındaki solundaki ve önündekiyle meşgul etmekten caminin dışına çıkmayı beceremeyen zihniyet var oldukça...

    Biz daha çok endülüsler kaybetmeye mahkum oluruz..
    Tabii kaybedecek endülüsler kaldıysa?!

    Müslüman küçük düşünmez..
    Müslüman büyük düşünür...

    Çünkü en güçlü ordu Allahın ordusu en güçlüler Allahın adını sınırlar ötesine taşıyanlardır..
    Buna şüphe mi var?

    YanıtlaSil
  2. Etkileyiciğilini ben her andığımda hissediyorum Nisa'm..

    Çok güzel yorumlamışsın bitanem..

    Fetih ruhunu anlamak demek
    bugün Paris'te yatan İspanyada yatan ve daha dünyanın birçok yerinde yatan sahabeleri anlamak demektir.

    Endülüs bana her zaman Müslüman olmanın özgürlük olduğunu ve hayallerinin dahi büyük olması gerektiğini hatırlatır..

    YanıtlaSil

Sözün Gücüne inanmayan neden kelime-i şehadet getirir ki?..