Acıların miladı varmı bilemem, lakin ruhun ebediliğinden bahsedilir.. Ruh; tarifinde acze düştüğümüz hakikatlerden biri... Ruh; sahibi olduğumuz kadar tanımadığımız şey... Yoksa acı da mı böyle? Bahsedilen acı; ruhumuzun neresinde taşıdığımızı bilmediğimiz cesetlerde hissettiğimiz acı ise eğer, hissettiğimiz acının miladı doğduğumuz günden başlamıştır... Yok o değilse bahsedilen acı (ki o olmamalıdır), biz o acıyı yine vaktini kestiremediğimiz bi tarihten beri çekiyoruz... Bir düşünün bizlerin tanımını yapamadığı, ne olduğunu anlamadığı, nasıl geldiğini bilmediği garip hüzünleri var.. İnsan gerçekten kendini anlamkta güçlük çekiyor... Neden acılarının miladınını hatırlamıyor ki? Hatırlamasam bile acıların miladının İsa'nın acılarından önce oladuğu malum sanırım.. Acaba Adem'in Bekke Vadisinde döktüğü gözyaşlarından mı arda kalanlar bunlar.. Yoksa biz de "ney" gibi sazlıktan koparılmanın acısıyla mı inliyoruz... Acep acının, hüznün miladı gözyaşı deresi olan bekke vadisimiydi? kim bilir?
Biz ise; ruhumuzun bitmeyen milatlarının büyüttüğü acılarla vermekteyiz bu nefesi...
Acılar büyük olmalı ki; vuslat karşılık bulsun.. Anlam haketsin mutluluğu...
Öte alemlerde bir yerlere ilişik olduğumuzu kabul ettikten sonra acının miladına bakmaya lüzum yok belkide..
Hz.Adem dünyaya Acı'yı seçebildiği için gelmedi mi nasılsa.. Bu minvalde hakikat sizin sözleriniz gibi tecelli ediyor sanırım üveys.."Acılar büyük olmalı ki vuslat karşılığını bulsun..."
Hayırlı Ramazanlar..
YanıtlaSilTeşekkür ederim Asahhara
YanıtlaSilHepimiz hayırdan nasiplenenlerden oluruz inşallah..
..ahh
YanıtlaSilevet dostum evet her milat acıları besliyor koynunda utançla..
Hoş geldin sevgili dostum :))
YanıtlaSilYukarıdaki sözün telif hakkı sana mı ait?
hoşbuldum bir daha :)
YanıtlaSilevet kuzum bana ait :)
Acıların miladı varmı bilemem, lakin ruhun ebediliğinden bahsedilir.. Ruh; tarifinde acze düştüğümüz hakikatlerden biri... Ruh; sahibi olduğumuz kadar tanımadığımız şey... Yoksa acı da mı böyle? Bahsedilen acı; ruhumuzun neresinde taşıdığımızı bilmediğimiz cesetlerde hissettiğimiz acı ise eğer, hissettiğimiz acının miladı doğduğumuz günden başlamıştır... Yok o değilse bahsedilen acı (ki o olmamalıdır), biz o acıyı yine vaktini kestiremediğimiz bi tarihten beri çekiyoruz...
YanıtlaSilBir düşünün bizlerin tanımını yapamadığı, ne olduğunu anlamadığı, nasıl geldiğini bilmediği garip hüzünleri var..
İnsan gerçekten kendini anlamkta güçlük çekiyor... Neden acılarının miladınını hatırlamıyor ki?
Hatırlamasam bile acıların miladının İsa'nın acılarından önce oladuğu malum sanırım.. Acaba Adem'in Bekke Vadisinde döktüğü gözyaşlarından mı arda kalanlar bunlar.. Yoksa biz de "ney" gibi sazlıktan koparılmanın acısıyla mı inliyoruz... Acep acının, hüznün miladı gözyaşı deresi olan bekke vadisimiydi? kim bilir?
Biz ise; ruhumuzun bitmeyen milatlarının büyüttüğü acılarla vermekteyiz bu nefesi...
Acılar büyük olmalı ki; vuslat karşılık bulsun.. Anlam haketsin mutluluğu...
Öte alemlerde bir yerlere ilişik olduğumuzu kabul ettikten sonra acının miladına bakmaya lüzum yok belkide..
YanıtlaSilHz.Adem dünyaya Acı'yı seçebildiği için gelmedi mi nasılsa..
Bu minvalde hakikat sizin sözleriniz gibi tecelli ediyor sanırım üveys.."Acılar büyük olmalı ki vuslat karşılığını bulsun..."
Teşekkürler yorumunuz için..