26 Eylül 2010 Pazar

Sert Zeminler..


Ayakları yere sağlam basan adamların(adam burada insan yerine kullanılıyor) gözüne değsin istemişimdir hep yüzüm..Çoğu zaman hüsranla sonuçlanan girişimler üzsede ancak acı tecrübelerle olgunlaşılabildiğini öğrenmişliğim çoktur..


Dahasını 'istememeye' yüzünüz yoktur faydalı olanı bu ise..

Arkadaş ve dostluk çetrefilli konu.Tahrip gören kavramlar listesinde üst sıralardadır şüphesiz.Bugün varolan dostlukların bir kısmını sorguladığımızda karşılıklı çıkar, bi nevi ticari bir ilişki güttüğünü görmek ne acıdır.Ama bunun yanında rijit dostlukların varlığını anımsamak bir duadır onlara..Sizde anınız..

Şunu da kabul etmiyor değilim "her insanın yaptığı işten mutlaka bir çıkarı vardır" ancak Allah'tır karşılıksız veren..Amenna

Burada bir kafa karışıklığına mahal vermekten imtina etsemde bunun bir denge noktası olduğunun farkında olmamız gerekir fakat önce dengesizlik noktalarını iyi tayin etmek şartıyla. "arkadaşız çünkü..." ve ".....çünkü arkadaşız" ayrımını sorgulamak erdemiyle.

Yoksa diğeri bir bilinçlilikten çok cahil duyarlılığıdır..Öyle olmuştur öyle gelmiştir..

Arkadaş ve dost kelimelerinin etimolojik kökenine inerek konuyu dallı budaklı bir dostluk bildirisine dönüştürmek derdinde değilim :) yapanı edeni çoktur..


Teorik anlatımların reel hayatta ne hale geldiğini gördükçe çekingen kalemler tutar oldum..

En iyi teorik yazıyı bir gün dostum dediğiniz insanların kollarına arkanızı dönüp yavaşca kendinizi bırakıp bırakmamak arasında karar verirken yazacaksınız, hele ki zemin sertse.. :)Gerisi teferruattır..


Sonra Üstad Necip Fazıl gibi söylenip duracaksınız;


Son günüm olmasın çelengim top arabam
Beni alıp götürsün tam dört inanmış adam





NüHa..anlatırken-kendine..

21 Eylül 2010 Salı

Lebbeyk..


ALLAH’ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikayet ediyorum!

Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!..
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!..
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!..
Tek isteğim benim gibi, Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!..

Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler!..

Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?..
Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok,ALLAH için ve ümmetin namusu için kızacak?..
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!..
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? ..

.................

Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:
Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!..
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!..
Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!..
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin!..
Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!..
Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!..
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! ..
Şehid Şeyh Ahmet Yasin
Sizinde içinizden her hitap nidasının ardından Şehide "Lebbeyk(buyur) diyesiniz gelmiyormu..Gelmiyorsa Ne mutlu "Suskun aciz ve helak olmuş" müminlerden değilsiniz çünkü elinizden geleni yapıyorsunuz!
ya da ...
Nüha(bi'düşünmek)

19 Eylül 2010 Pazar

Bana Yalan Söylediler..Bana Yalan Söylediler..*





Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor


.........
Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
.......
Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
Kış geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse

Eylül toparlandı gitti işte
Ekim falan da gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar

Turgut Uyar(acıyor)


*Semiramis Pekkan

16 Eylül 2010 Perşembe

Kalemle doğrul(t)mak..

Teşekkürler senai demirci...


http://www.haber7.com/haber/20100916/Hatipoglu-ve-Dongeloglu8217nun-uslubunu-elestirme-uslubum-hakkinda8230.php

Çok zamandır söylemek isteyipte toparlayamadığım sözleri okumak su serpti yüreğime..
Kalemle yazmayı öğretene şükrolsun..



13 Eylül 2010 Pazartesi

"Bugün Günlerden EVET.."




Sabah aldığım bir mesajda böyle diyordu arkadaşım..
Bugünü bayram ilan ediyordu..

Çokmuydu ki bugünün bayram olması..

30 yıl önce bugün ağzını açıp fikrini söyleyenin akla gelmez işkencelere maruz kaldığı en aşağılık muameleyi gördüğü bir gün iken 30 yıl sonra aynı gün İlahi adaletin tecellisi bu muameleleri halka reva görenlerin yargılanabileceği kararın artık"sözün gücüne" inananların olduğu birgün oluververmişti ..Ve darbeler ile halkın aklına peşkeş çeken vesayetçi zihniyete en büyük mesaj verildi..


Mübarek olsun..
Gün bugündür..artık gerçek ak ile gerçek karanın belirleneceği günler bizi bekliyor..
Engelleri kaldırdık sıra yeniliklerde...

Bugün 13 eylük 2010 günlerden "Evet.."
NüHa


Resim:van Gogh

12 Eylül 2010 Pazar

Mericin Azgın Suyu Aramıza Girdi de..

Yan Tiersan eşliğinde yeni sağılmış bol inek sütlü kahvemi yudum yudum hüpletiyorken :)))Günlerin hızına şaşkınlıkla yazıyorum..


Bayram vesilesi ile kaçtığımız iki üç günde fırsat bulursak köyde yaşayan eşi dostu ziyaret ediyoruz...Birçok şeyin(herşeyin diyemiyorum) doğal kaldığı yolların hala patika halinde olduğu, en yüksek sesi ağırdaki ineğin çıkardığı, şiveleri bozulmamış pembe yanaklı çocukları görmek lütfuna erişmemize şükrediyorum..

Şehrin yoğun ve gürültülü havasından bir nebze de olsa sıyrılmak bile ruhumuzu uçtu uçacak kadar hafifletmeye yetiyor.


Ucu bucağı olmayan ovalarda ufka bakmak kadar duru bir içhuzuru kaç yerde bulabiliyoruz ki şehirde..

Doğa müthiş bir aheng ile ilerliyor ve her varlık görevini eksiksiz bir düzende sürdürüyor...Köpekler sürüyü bekliyor,inekler süt vermekten hiç imtina etmiyor :) tarlaya ekilen çeltik yine ürün vermiş hasat zamanını bekliyor, güneş yine herbirini sarartmış,sular akmaktan hiç usanmıyor....


Bu müthiş fabrika nasıl işliyor...


Köyün bu insanı da kendi gibi katıksızlaştıran ve tazeleyen yanını öyle seviyorum ki.Hayallere dalıyorum birbiri ardında dizili köylerden geçerken

Şu odun kıran teyze diyorum bir gününü nasıl geçiriyordur..

Şu çamaşır toplayan genç kadın aceba hangi hayaller ile gelin gelmiştir bu köye..

Bu çocuklar 'büyüyünce' ne olmak istiyor..

Herbirinin hikayesini dinler gibi izliyorum onları..Ama en büyük hayali yine kendi üzerimden kuruyorum.. Ya ben burada yaşasaydım ne yapardım?

hangi evde oturur hangi hayali kurar hangi yemeği sever hangi okula gider ne ile uğraşırdım..?

Şehir hayatına alışmış biri için imkanlar çok kısıtlı buralarda en büyük eksisi ve en mühim olanı bu sanırım.Bu yüzden yılda binlerce insan göçediyor büyük şehirlere,şehirler artık balık istifi yolcu otobüslerinden vahim..İnşallah imkanları en az büyük şehirler kadar geniş kasabalarımız olsun,olsun ki oradaki çocukların hayalleri de büyütülsün..



Hayalende olsa yapamazdım galiba deyip geçsemde,biliyorum ki Rabbimin dengesi nasıl tecelli edecekse o doğrultuda yaşayacaktım..Mühim olan işin serencamı ise; su bile olsa insan zemzem olmaya aday olmalı değilmiydi...

....


Notum ( : Bugün bu kadar sakin bir yazı nasıl yazabildim ben bile hayretler içerisindeyim :)Bugün malumumuz büyük gün diye tabir edebileceğimiz gündemi yoğun bir gün ama nede olsa herkes birşeyler yazacak biraz sükut edelim.

Bugünü de hayra bırakalım :)

Basket takımımıza muvaffak olacağı bir maç dileyelim ki evlatlar kazansın..

Referandumunda oturup nihayetini bekleyelim sonu hayrolsun..


NüHa

(kahve buz gibi olmuş yine.. (: )


Fotoğraflar:Karpuzlu köyü (Yunanistan Hududu,Meriç nehri civarı)/ipsala-Edirne

10 Eylül 2010 Cuma

Bayram Provası...



Bir aylık Ramazan mesaisinin ödülü bayram ise, bir ömürlük iman mesaisinin ödülü de cennettir..




Ahiret bayramında buluşmak üzere
Allaha ısmarladık ramazanımızı..


4 Eylül 2010 Cumartesi

Yağmur Yağsa Güneşin Yerine*

**



Gayret et güzelim..*


Mutlu bir güne uyanmamak üzere şartlanmış bir akşamın sabahında
uykudan şiş gözlerimi klimacı amcaların kapıya dayanmasıyla açmışken
ne kadar isabetli olduğumu geçiriyordum içimden..

Ta ki tramvay'ın içinde sıkışıklıktan zafiyet geçiren insan yığınlarını görene dek
hayır hayır bugün "mutsuz olmayacak" dememiştim bir ihtimal bırakmıştım güzelliğe "onu benden siz aldınız istanbul sokakları " :P




Yanlış Bir Öyküdeyim Beni Yeniden Yaz..*


İlginç bir alışamamışlığım vardır kalabalıklara ...
yakınlaştıkça uzaklaşan bir girdap..
Uzağa düştüğümü hissettiren bir uçsuzluk
Olmamam gereken bir yerde tanıdık bir simaya "burası değil" gözlerle bakacak bir hazırlık içinde attığım yüzlerce adım..bir ki üç dört...Allah..Subhan...Rahman...Rahim...


Hep Benle beraber unuttuklarım..*

Çıkarken çantama son anda Aliya'yı neden aldım bilmiyorum

güç..cesaret...bilgelik..

Hayır, sanırım bu duyguları hissetmek istemiyordum bugün,başa çıkamazdım da.. başka birşey.. şefkat belki.. 'buradayım.. hüzünlerini tutuyorum yüreğinin,kaybetmemen ve unutmaman gerekenleri, biz böyleyiz.. bekleme iyiliği reva görmelerini kendine ...' der gibi baksın.. için...


Bir kere daha yenilmemek için belkide..
Zafer çok iddialı durmuyor artık dilime..

O'nu haketmiyor yenilmeden kimse

NüHa


*D.S.S="Gayret et güzelim"
**Kitap=Recep İhsan Eliaçık